24 Aralık 2010 Cuma

Bir acayip sol var CHP’de, CHP’den içeru

Taraf/ 24 Aralık 2010 Cuma

Salı günü, referandumda “yetmez ama evet” diyen bizlerin ‘İslamcı hükümete gösterdiğimiz müsamaha’yı CHP’den esirgeyerek düşmanlık yaptığımızı iddia eden Radikal Yazarı Özgür Mumcu’nun yanıldığını yazmıştım.
Mumcu dün köşesinde şunları yazdı:
“Geçen pazartesi şöyle yazdım: ‘CHP’nin uzun süredir baskılanan sol kanadının partide yeniden güç kazanmaya başladığı görülüyor.’ Bu ifadeyi özellikle Taraf gazetesinde yazan Melih Altınok başta olmak üzere birkaç kişi eleştirdi. Cümle dikkatle okunursa kastedilenin CHP’nin sol kanadı olduğu anlaşılacaktır. Yani benim ya da bir başkasının idealindeki sol değil, CHP’nin içindeki sol.” 
Mumcu haklıdır. Ben de tam olarak bunu söylüyorum zaten.
CHP’nin içerisinde baş verdiği söylenen filiz, bizlerin kafasındaki evrensel kritere uyan sol değil, müesses nizamı dönüştürmek şöyle dursun, onu Türkiye’nin içinde bulunduğu konjonktürde makyajlayarak muktedir kılmaya çalışan ve bu haliyle darbe sisteminin ideolojik aygıtı olarak vazife gören bir soldur.
Geçen yüzyılın terakkici söylemlerini yeni ve devrimci görmediğimiz için, şimdi karşımıza geçip bunları dillendiren CHP’ye “yetmez ama evet” demememizin en önemli nedeni de budur.
CHP-ML’li olarak tarif ettiğim solcuların, “CHP’yi AKP’den daha makbul saymak Marksizmin mütemmim cüzü müdür” diye sorduğumuz için bizi sağcılıkla ve liberallikle yaftalamasını bir kenara koyuyorum.
Ancak, tüm iyi niyetleriyle, CHP’nin içine girdiği savlanan değişimin ardından, siyasal iktidarın, sürecin dayattığı elzem olan demokratikleşme reformlarına eskisine göre daha az muhalefet eder bir konuma gelmesine fit olacaklarını söyleyen arkadaşlar da farkında olmadan bu CHP-ML’lilere yaklaştıklarını artık görmeliler.
Öyle ya, üçüncü kez mutlak bir seçim zaferi ilan etmesi mucize olmayacak bir siyasal iktidarın, Kürt sorunu ve askeri vesayet gibi konularda düne göre “endişeli reformist”e dönüşmesinin önüne set çekecek “sol-sosyal demokrat” muhalefetin ana argümanı “Açacaksın bölgede üç beş fabrika bak bir daha yapıyorlar mı” şeklinde özetlenebilecek et balık kurumu solculuğu olabilir mi?
İçindeki “Truva atı” bakanların yanı sıra, askeri ve sivil bürokrasinin sultasına teslim olup, orduyu Sayıştay’ın özgür denetiminden sakınan ve askerlere yargılama yolunu açan referandum değişikliklerini, gizli gizli by-pass etmeye kalkan bir siyasal iktidar karşısında son derece saygılı, tüm dünyada solun desteklediği demokratik özerklik ve anadil tartışmalarındaysa sus pus olan bir muhalefete dünyanın neresinde sol, hatta “parti” denir. Ve biz niye kendilerine sol adına kredi açmak zorundayızdır.
Eğer bunlar umutlanmanıza yeterliyse, aynı refleksleri gösteren MHP’yi niye unutuyorsunuz o zaman? İçkiyle pek araları yok diye mi?
Evet, Mumcu haklı, nevi şahsına münhasır bir sol var CHP’de. Ve bu bir acayip sol, cemaatin önemli isimlerinden Hüseyin Gülerce’nin de makul bulduğu bir içerikte.
Çarşamba günü Zaman gazetesindeki köşesinde “umudunu, heyecanını” açık eden Gülerce’nin tavrı bence fazlasıyla dikkate değer. Aralarında Türkiye’de ciddi bir dönüşüm arzulayan demokrat Müslümanların fazlasıyla bulunduğu cemaati, CHPvari bir anlayışla makul sınırlara hapsetmeye çalışanlarla, cumhuriyetin elitlerinin bu düşünsel ittifakı, partideki imaj çalışmasının ne anlama geldiğini sizce de açık etmiyor mu?
Yeter bunca yıldır çektiğimiz demokrasi açlığı ve muhalefet özlemini onun sapı bunu köküyle geçiştirdiğimiz. Yeterince rejim yaptık zaten, biz pilav istiyoruz.

Kampuslarda bir hayalet dolaşıyor

            Bildiğiniz üzere Marks, Komünist Manifesto’ya “Avrupa’da bir hayalet dolaşıyor” sözleriyle başlar. 19 yüzyılın son çeyreğinde başlayarak kapitalizme epeyce korku teri döktüren bu hayalet, kimi suretlerinin pratikleri nedeniyle bizzat zincirlerini kırmayı vaddettiği ezilenleri de korkuttu.
Ama özü olan enternasyonalizmi unutan, bu nedenle de yaşadığı kimi coğrafyalarda kendisini ulusal sınırlara hapsedip üstüne hiç mi hiç vazife olmadığı halde enerjisini yerelde dinle ve etnik kimliklerinden ötürü ötekileştirilen kesimlerle mücadeleye vakfeden komünist oluşumlara karşı duran da yine bizzat Marksistlerin kendileri.
Sokakta “Yetmez ama evet” derken, şimdi de kampuslarda, darbe sisteminin ortak mağduru oldukları halde, birinin kazanımı diğerinin kaybetmesine bağlıymış gibi karşılıklı mezarlar kazmaya memur edilmiş Müslüman demokratlar, sosyalistler, solcular bir araya geliyor ve hayaleti uyandırıyorlar.
“Üniversitelere Özgürlük İstiyoruz İnisiyatifi” kampuslardan dışlanan, baskı altına alınan yoksul, Kürt ve tesettürlü öğrencilere özgürlük taleplerini yarın Ankara Üniversitesi Cebeci Kampusu önünde saat 14’de haykıracaklar.
Haydi, farklı inançlardan ve etnik kimliklerden oluşan devrimci gençler, kafesinden çıkartın Hayalet Casper’ı da paranormal aktivitelerle ödünü kopartsın ceberut rejimin.